Sosyal Medya

Güncel

Musul ve Halep’in kuzeyi Türkiye’ye devredilmeli!

İbrahim Karagül



15 Temmuz darbe ve iç savaÅŸ giriÅŸimi baÅŸarılı olsaydı, bugünSuriye ve Irak'ın kuzeyi Türkiye için ne hale gelirdi? Türkiye'nin iç savaÅŸa sürüklendiÄŸi, Türkiye-Ä°ran kapışmasının ateÅŸlendiÄŸi,Türkiye-Rusya krizinin çatışmaya dönüştüğü bir ortamı hayal edin.

Birilerinin PKK ve PYD üzerinden Akdeniz'den Ä°ran sınırına kadar Suriye ve Irak'ın bütün kuzey bölgesini denetim altına aldığını, bu kuÅŸağın Türkiye'yi SuriyeleÅŸtirme projesinin dışarıdan saldırı üssü haline getirildiÄŸini hayal edin. Bir yanda Ä°ran'la çatışma diÄŸer yanda Rusya ile çatışma, ABD ile PKK/PYD üzerinden güneyden vurulma, Gülen ve teröristleri üzerinden içeride parçalanma…

“15 Temmuz bir darbe giriÅŸimi deÄŸildir” derken bunu kastediyoruz. 15 Temmuz Türkiye'yi birkaç parçaya bölme giriÅŸimiydi. Hem iç savaÅŸ yaÅŸanacaktı hem dışarıda birkaç cepheden saldırı altında olacaktık. Bu yüzden, 15 Temmuz, Birinci Dünya Savaşı'ndan bu yana Türkiye'nin yüzleÅŸtiÄŸi en tehlikeli yok etme senaryosuydu.

Türkiye'yi durdurmak için şok edici saldırı!

Bu ülkeyi sadece ABD eksenine demirlemekle sınırlı deÄŸildi amaç. Suriye-Irak haritalarıyla birlikte Türkiye'nin de haritasını deÄŸiÅŸtirme planıydı. Ä°ki yıldır “Son Ä°stiklal Savaşı” ve “Acımasız direniÅŸ” söylemini kullanmamızın nedeni de bu gerçeklerdi. Türkiye büyüyordu, güçleniyordu, nüfuz alanı birçok merkez ülkesiyle boy ölçüşecek ÅŸekilde geniÅŸliyordu, olaÄŸanüstü bir tarihi yenilenme ivmesi yakalamıştı ve durdurulması giderek daha güç hale geliyordu.

Åžok edici bir saldırı yapılmalıydı ve Türkiye birkaç cepheden birden vurulmalıydı. Ancak böyle durdurulabilirdi. Bunu yaptılar… ABD yaptı, Avrupa ülkeleri destek verdi, Gülen ve teröristleri ile PKK/PYD bu amaçla harekete geçirildi. O akÅŸam tanklar sokaklarda durdurulmasaydı bugün Türkiye'nin her köşesi çatışma alanıydı,toplama merkezleri ve infazların dışında onlarca örgüt içeride kan akıtıyor olacaktı.

Gülen'in karşısında el ovuşturanlar akıl satıyor!

Gün geçtikçe o büyük tehdidin, planın detayları bir bir ortaya saçılıyor.Gülen'in karşısında el ovuÅŸturanlar, ziyaretlerinden nasiplenenler, o sarmalın içine girip çıkar peÅŸinde koÅŸanlar, 15 Temmuz sonrası için güç hesabı yapanlar bugünlerde “en doÄŸru yerde” durduklarını göstermek için ön saflarda yer alsalar da, ülkemizi yok olmaktan Türkiye'nin ana omurgasıo tarih yapıcı omurgakurtarmıştır.

Zemini saÄŸlam olanlar, ayaklarını bu topraklarda sabit tutanlar, bu ülkeden baÅŸka seçenek aramayı akıllarından bile geçirmeyenler, bu ülkenin bin yıllık mirası ile kimlik bulanlar için 15 Temmuz saldırısı da, bu saldırıya ayarlı hesap yapanlar da hiç de ÅŸaşırtıcı olmadı! Çünkü tarihimiz bu tür saldırı örnekleriyle ve bu tür insan örnekleriyle doluydu.

Kalbini bu ülkeye baÄŸlayanlar 17-25 Aralık'tan önce de, 15 Temmuz'dan önce de hep endiÅŸeliydiYüz yıllık hesaplaÅŸmayaÅŸandığını, hiçbir ÅŸeyin günübirlik olmadığını, konjonktürel gerçeklerin bize doÄŸruyu göstermediÄŸini biliyorlardı. Kırk yıllık terörle mücadelenin de, Irak ve Suriye'nin kuzeyinde yapılmak istenenlerin de, Anadolu'yu içine alacak ÅŸekilde bütün coÄŸrafyaya dönük yeni bir dizayn, harita çalışması olduÄŸunun farkındaydılar.

Haçlı Savaşları'ndan beri direniyoruz biz!

Bunu bilmelerine raÄŸmen, bölgeyi talan edenlerle hiçbir zaman iÅŸbirliÄŸi yapmadılar, onları düşman gördüler, onlara asla sempati beslemediler. Tam aksine, nasıl savunma hatları oluÅŸtururuz, nasıl direniÅŸ geleneÄŸi oluÅŸtururuz, nasıl fert fert, sokak sokak, ÅŸehir ÅŸehir direniriz diye düşündüler. Çünkü savaÅŸ Türkiye'nin sınırlarına dayanmış, ülke içine servis edilmeye baÅŸlanmıştı.

Onlar son yüz yılı didik didik ediyorlar, son otuz yılda yaÅŸanan küresel eÄŸilimleri dikkatle izliyorlar, coÄŸrafyamız üzerinde nasıl bir istilasenaryosu uygulandığını görüyorlar ve birkaç adım sonrasınıöngörebiliyorlardı.

Onlar 15 Temmuz'a hazırdı. Hazır oldukları için de o gece, dünya tarihinde örneÄŸi olmayan bir karşı darbe gerçekleÅŸtirdiler, Birinci Dünya Savaşı'ndan sonraki en büyük iÅŸgal harekatını bir gecede tersine çevirdiler. Türkiye'nin ana omurgası, tarih yapıcı irade yeniden harekete geçmiÅŸ, ona Ã¶ncülük eden siyasi irade ile kenetlenmiÅŸ, Haçlı SavaÅŸları'ndan bu yana devam eden Batılı istilanın son saldırısını boÅŸa çıkarmıştı.

Yeni Türkiye'nin kuruluş tarihidir

Türkiye'nin güvencesi bu ana omurgadır. Sarsılmaz, sendelemez, zihni ve kalbiyle ülkesinde kimlik bulmuÅŸ, bin yıllık siyasi derinlikle hareket eden bu güçtür. CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan, iÅŸte bu gücü arkasına almış, 21. Yüzyıl Türkiyesi'nin “kurucu aklı”nışekillendirmiÅŸtir.

15 Temmuz direnişi, Rusya ile savaşı önlemiştir. 15 Temmuz'u boşa çıkarmak Türkiye-İran savaşının önüne geçmiştir. 15 Temmuz'da ayağa kalkan milletimiz, Afganistan'la başlayıp, Irak'la devam eden, şimdilerde bütün coğrafyayı savaş alanına çeviren, ülkeleri parçalayıp şehir devletleri planlayan, etnik ve mezhep savaşını sınırları aşan bir felakete dönüştürmek isteyenlerin Türkiye cephesini açmasını engellemiştir.

Bu nedenler 15 Temmuz yeni Türkiye'nin kuruluÅŸ tarihidir!

Savunma değil taarruz dönemi

Darbe ve iç savaÅŸ giriÅŸiminden hemen baÅŸlatılan Fırat Kalkanıoperasyonu, Türkiye içine dönen savaşı ülke dışına itmiÅŸtir. Savunma kalkanlarımızın sınırlarımızda deÄŸil, sınırlarımızın çok ötesinde kurulacağı, tehdidin bize gelmeden doÄŸduÄŸu yerde yok edileceÄŸi dünyaya ilan edilmiÅŸtir. Fırat Kalkanı son derece baÅŸarılı bir örnektir, bir kaç bölgede daha uygulanabilecek bir modeldir.

Büyük gürültü ve ÅŸovla baÅŸlatılan Musul operasyonu, ardından gelenKerkük çatışmalarıDAEÅž ve PKK/PYD üzerinden sahnelenen yeni oyunlar açık bir ÅŸekilde Türkiye'yi hedef almaktadır, Türkiye'yi bölgeden tamamen uzaklaÅŸtırmaya dönüktür. Bu çerçevede PKK/PYD ile DAEÅž'in her hareketi kurgudurAkdeniz kıyısından Ä°ran sınırına kadar Türkiye karşıtı bir cephe inÅŸasının zeminini hazırlamak içindir. Ancak 15 Temmuz sonrası büyük dönüşüm, yeni savunma konsepti, savunma yerine taarruza yönelik eÄŸilim, Türkiye'nin o bölgelerden uzak tutulması planını boÅŸa Ã§Ä±karacaktır.

Yeryüzünün en kırılgan kuşağı

Kim ne derse desin, Suriye'nin kuzeyi ile Irak'ın kuzeyi bugün yeryüzünün en kırılgan bölgesidirBasra Körfezi ve Ä°ran'ı Akdeniz'de buluÅŸturacak, Kuzey Irak-Akdeniz koridorunu açacak bir plan vardır ve bu plan, coÄŸrafyayı kimsenin Ã¶ngöremediÄŸiölçüde tahrip edecektir. Söz konusu planın Irak'ın iÅŸgalinden çok daha büyük bir senaryo olduÄŸuna inanıyorum. Belki yeni devletçikler, bu plan sonrası ortaya çıkarılacak, harita taslakları bu plan sonrası gerçeÄŸe dönüşecektir.

Bu koridor, kuÅŸak üzerindeki Ã§okuluslu güç mücadelesi tam anlamıyla bir dünya savaşını andırmaktadır. DoÄŸu Akdeniz, dünyanın en gergin bölgesi haline gelmiÅŸ, her an kıyameti koparacakve bütün bölgeyi saracak bir yangının baÅŸlaması endiÅŸesi ortaya çıkmıştır. Küresel hesaplaÅŸma hiç bu ölçekte tehlikeli hale gelmemiÅŸti.

İki ülke de kuzey bölgesini kaybetti

Bu aÅŸamadan sonra iki ülkenin de kuzeyinde haritaların deÄŸiÅŸmesi kaçınılmaz gibi görünmektedir. Bu aÅŸamadan sonra ne Suriye Halep'e ne de Irak Musul'a hakim olabilecektir. Bu iki ÅŸehir çokuluslu hesaplaÅŸmanın merkezlerine dönüşecektir. Bu rolleriyle bölgedeki bazı devletlerden bile etkili bir konum almış olacaklardır.

Türkiye'nin, kendi sınırlarını deÄŸiÅŸtirmeyi amaçlayan 15 Temmuz saldırısını savuÅŸturduktan sonra Fırat Kalkanı'nı baÅŸlatması, sadece terör tehdidini önlemekle sınırlı olmamalıdır, olmayacaktır.Halep'in kuzeyinde, Musul ve kuzeyinde hakim olacak bir örgüt, bir yerel devlet ya da yabancı bir güç Türkiye'yi çevreleyecektir, kuÅŸatacaktır, zamanla da vuracaktır. Bu yüzdenMusul-Halep çizgisinin kuzeyi Türkiye için yeni savunma hattıdır.Maliyeti ne olursa olsun Türkiye bütün gücüyle bu hatta yer almak zorundadır. O bölgede en etkin güç Türkiye olmalıdır.

Üç bölgeye kesin müdahale gerekiyor

Madem birileri oralarda yeni haritalar Ã§iziyor, Musul üzerinde, Kerkük üzerinde, Halep üzerinde senaryo üstüne senaryo uyguluyor, bunu yaparken de ne kadar Türkiye karşıtı örgüt varsa ortaklık kuruyor, öyleyse bizim de aynı bölgede kendi oyunumuzu kurmamız zorunluluk haline gelmiÅŸtir.

Bu yüzden Akdeniz'den Ä°ran sınırına kadar söz konusu kuÅŸaktayarma harekatları planlanmalı, Fırat Kalkanı modeli Afrin'e, Tel Abyad'a ve Tel Afer'e yönelecek ÅŸekilde uygulanmalıdır. Halep-Musul-Kerkük, Suriye ve Irak'tan koparılacaksa, o bölgelerin kimlerin denetimine gireceÄŸine dair en güçlü söz hakkı Türkiye'nin olmalıdır. EÄŸer biz bunu yapamazsak, ihmal edersek, yakın tehlikeyi görmezseksavaÅŸ yeniden Türkiye'nin içine yönelecek, 15 Temmuz'culara yeni bir umut verilmiÅŸ olacaktır.

Artık bu kuÅŸakta, dost-müttefik yoktur. Günübirlik, konjontürel, taktiksel iÅŸbirlikleri vardır. Kimin bileÄŸi güçlüyse onun sesi yüksek çıkacaktır. Çünkü devletlerle örgütler arasında ayırım ortadan kalkmıştır. Kimi DAEÅž üzerinden kimi PKK/PYD üzerinden oyun kurmaktadır. Ä°ran ise BaÄŸdat birlikleri ve HaÅŸd-i Åžabi Ã¼zerinden oyun kuruyor.

Musul ve Halep'in kuzeyi Türkiye'ye devredilmeli

Örgütleri bir bütün olarak karşısına alan tek ülke Türkiye'dir. Hem PKK/PYD ile hem de DAEÅž'le aynı anda mücadele etmektedir. Öteden beri örgütlere zaafı olan, onları Ã¶rtülü bir ÅŸekilde dünyanın her yerinde kullanan, bunu yaparken de terörle mücadeleyi bir doktrin olarak en güçlü argümanla pazarlamayı becerebilen ABD ise, Akdeniz-Ä°ran arasındaki kuzey kuÅŸağında telafi edilemeyecek ölçüde terör finansörü olarak öne çıkmıştır. Bu, ABD için üstü örtülemeyecek birutançtır.

Mesele özetle ÅŸudur: Musul ve Helep ile iki ülkenin kuzeyi, artık Irak ve Suriye'nin denetiminde olmayacaktır. Bu kuÅŸakta, Türkiye'yi devre dışı bırakmak için PKK/PYD ve DAEÅž'le oyun kurulmaktadır. Bu oyun Türkiye'yi hedef almaktadır, bir süre sonrasavaÅŸ ilanı olarak önümüze gelecektir. Öyleyse, kim ne oyun kurarsa kursun Türkiye bu kuÅŸaÄŸa hakim olmalı, bölge Türkiye'nin denetimine geçmelidir. Doksan yıl önceki oyunlara bir kez daha kurban olmamalıyız.

Kaynak: yenisafak.com

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.